Anıtkabir
Kategori: Atatürk Köşesi |
Yorumlar Kapalı 27 Şubat 2008
|
ANITKABİR
Türk KurtuluÅŸ Savaşı’nın ve Türk İnkılâplarının büyük önderi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk vatanının bağımsızlığını kazanması için giriÅŸtiÄŸi savaÅŸ ve Türk milletini çaÄŸdaÅŸ uygarlık seviyesine ulaÅŸtırmak amacıyla gerçekleÅŸtirdiÄŸi inkılâplarla geçen yaÅŸamı 57 yıl sürmüş ve Büyük Önder 10 Kasım 1938′de ebediyete intikal etmiÅŸtir.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’yi bütün kurumları ile çaÄŸdaÅŸ uygarlığın bir üyesi yapan, insanlık tarihine mal olmuÅŸ büyük bir önderdir. O’nun yüceliÄŸini her yönüyle temsil edecek, ilke ve inkılâpları ile çaÄŸdaÅŸlaÅŸmaya yönelik düşüncelerini yansıtacak bir anıtmezar yapma fikri, Atatürk’ü kaybetmenin derin hüznü içindeki Türk milletinin ortak isteÄŸi olarak belirmiÅŸ ve yapımına karar verilmiÅŸtir.
RASATTEPE (ANITTEPE)
Anıtkabir yapılmadan önce rasat istasyonu bulunması dolayısıyla Anıttepe’nin ismi Rasattepe idi.
Bu tepede, M.Ö 12. yüzyılda Anadolu’da devlet kuran Frig uygarlığına ait tümülüsler (mezar yapıları) bulunmaktaydı. Anıtkabir’in Rasattepe’de yapılmasına karar verildikten sonra bu tümülüslerin kaldırılması için arkeolojik kazılar yapıldı. Bu tümülüslerden çıkarılan eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
ANITKABİR’İN İNÅžAASI
Anıtkabir projesinin belirlenmesinden sonra, inÅŸaatın baÅŸlayabilmesi için ilk aÅŸamada kamulaÅŸtırılma çalışmalarına baÅŸlandı. Anıtkabir’in inÅŸaatı ise 9 Ekim 1944′de görkemli bir temel atma töreni ile baÅŸladı. Anıtkabir’in inÅŸası 9 yıllık bir süre içinde 4 aÅŸamalı olarak yapılmıştır.
Birinci Kısım İnşaat: 1944-1945
Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inÅŸaata 9 Ekim 1944′te baÅŸlamış ve 1945′te tamamlanmıştır.
İkinci Kısım İnşaat: 1945-1950
Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inÅŸaat 29 Eylül 1945′te baÅŸlamış, 8 AÄŸustos 1950′de tamamlanmıştır. Bu aÅŸamada inÅŸaatın kâgir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin “temel projesinin” hazırlanması kararlaÅŸtırılmıştır. 1947 yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliÄŸinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aÅŸamasına gelmiÅŸtir.
Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır.
Üçüncü Kısım İnşaat: 1950
Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu.
Dördüncü Kısım İnşaat: 1950-1953
Anıtkabir’in 4. kısım inÅŸaatı ise ÅŸeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve ÅŸeref holü çevresi taÅŸ profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inÅŸaat 20 Kasım 1950′de baÅŸlamış ve 1 Eylül 1953′te bitirilmiÅŸtir.
“Anıtkabir Projesi”nde mozolenin kolonat üstünde yükselen tonoz bir bölüm vardı. 4 Aralık 1951 tarihinde hükümet, ÅŸeref holünün 28 m.lik yüksekliÄŸinin azaltılması ile yapının daha çabuk bitirilmesinin mümkün olup olmadığını mimarlara sordu.
Mimarlar yaptıkları çalışmalar sonunda şeref holünü taş bir tonoz yerine, bir betonarme tavan ile örtmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Böylece tonoz yapının zemine vereceği ağırlık ve bunun doğuracağı teknik mahzurlar da ortadan kalkıyordu.
Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak kolay işlenebilen gözenekli, çeşitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıştır.
Heykel grupları, aslan heykelleri ve mozole kolonlarında kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşı İlçesi’nden, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler ise Polatlı ve Malıköy’den getirilmiÅŸtir. Kayseri BoÄŸazköprü mevkiinden getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar’dan getirilen sarı travertenler zafer kabartmaları, ÅŸeref holü dış, duvarları ve tören meydanını çevreleyen kolonların yapımında kullanılmıştır.
Åžeref holünün zemininde kullanılan krem, kırmızı ve siyah mermerler Çanakkale, Hatay ve Adana’dan, ÅŸeref holü iç yan duvarlarında kullanılan kaplan postu Afyon’dan, yeÅŸil renk mermer Bilecik’ten getirilmiÅŸtir. 40 ton ağırlığındaki yekpare lahit taşı Adana’nın Osmaniye İlçesi’nden, lahitin yan duvarlarını kaplayan beyaz mermer ise Afyon’dan getirilmiÅŸtir.
ANITKABİR’İN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arası, “II. Ulusal Mimarlık Dönemi” olarak adlandırılır. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taÅŸ malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir’de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır.
ÖrneÄŸin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleÅŸtiÄŸi yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taÅŸ işçiliÄŸinde testere diÅŸi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir’in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taÅŸ süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.
Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750.000 m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır.
A- BARIÅž PARKI
Anıtkabir; Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyiÅŸinden ilham alınarak, çeÅŸitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluÅŸturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.
Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya ve Yunanistan’dan çeÅŸitli aÄŸaç ve fidanlar getirilmiÅŸtir. Bugün Barış Parkı’nda 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs aÄŸacı, aÄŸaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.
B- ANIT BLOKU
Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır.
1- Aslanlı Yol
2- Tören Meydanı
3- Mozole
Anıtkabir’e TandoÄŸan kapısından girildiÄŸinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniÅŸ merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak istiklal ve hürriyet kuleleri yer alır.
Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır. Bu kulelere ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmiştir. Kuleler, plan ve yapı bakımından birbirinin benzeridir. Kareye yakın 12 x14 x7,20 m. boyutlarında dikdörtgen plan üzerine kurulmuş olan kulelerin üzeri piramit biçiminde çatılarla örtülüdür. Çatıların tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Eski Türk kilim desenlerinden alınmış geometrik süslemeler, fresk tekniğinde uygulanmıştır.
Ayrıca kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon ve Atatürk’ün özlü sözleri bulunmaktadır.
İSTİKLAL KULESİ
Aslanlı yolun saÄŸ başındaki İstiklal Kulesi’nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuÅŸ kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiÅŸtir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü MüridoÄŸlu’nun eseridir.
Ayrıca kule duvarlarında yazı bordürü olarak Atatürk’ün istiklalle ilgili ÅŸu sözleri yer almaktadır:
“Ulusumuz en korkunç yok oluÅŸla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son KurtuluÅŸ Savaşı’na çağırdı.” (1921)
“Hayat demek savaÅŸma, çarpışma demektir. Hayatta baÅŸarı kesinlikle savaÅŸta baÅŸarı kazanmakla mümkündür.” (1927)
“Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız.” (1921)
“İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar.” (1927)
“Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaÅŸamamıştır, yaşıyamaz ve yaÅŸamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm.” (1919)
Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir’i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır.
HÜRRİYET KULESİ
Aslanlı Yol’un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleÄŸin yanında ÅŸaha kalkmış bir at tasvir edilmiÅŸtir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt “Hürriyet Beyannamesi”ni sembolize etmektedir. At figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü MüridoÄŸlu’nun eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk’ün hürriyet ile ilgili ÅŸu sözleri yazılıdır.
“Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaÅŸamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla saÄŸlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uÅŸak olmak durumundan yüksek bir iÅŸleme hak kazanamaz.” (1927)
“Bence, bir ulusta ÅŸerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür.”
“Özgürlüğün de, eÅŸitliÄŸin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir.”
“Bütün tarihsel yaÅŸantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuÅŸ bir ulusuz.”
Kule içinde Anıtkabir’in inÅŸaat çalışmalarını gösteren fotoÄŸraf sergisi ve inÅŸaatta kullanılan taÅŸ örnekleri bulunmaktadır.
KADIN HEYKEL GRUBU
İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiÅŸ üç kadından oluÅŸan bir heykel grubu vardır. Bu kadınlardan kenarlardaki ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. BaÅŸak demetlerinin meydana getirdiÄŸi çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk’e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış aÄŸlamaktadır.
Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk’ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaÅŸlı ve azimli oluÅŸunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan’ın eseridir.
ERKEK HEYKEL GRUBU
Hürriyet Kulesi’nin önünde üç erkekten oluÅŸan heykel grubu vardır. SaÄŸdaki erkek başında miÄŸferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliÄŸini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiÅŸtir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaÅŸlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiÅŸtir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan’ın eseridir.
ASLANLI YOL
Ziyaretçileri Atatürk’ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluÄŸundaki yolun iki yanında oturmuÅŸ pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Atatürk’ün Türk ve Anadolu tarihine verdiÄŸi önem sebebiyle, Anadolu’da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Heykeller Hüseyin Özkan’ın eseridir.
TÖREN MEYDANI
Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.
MEHMETÇİK KULESİ
Aslanlı yolun bitiminde saÄŸda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan MehmetçiÄŸin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu komposizyonda, elini asker oÄŸlunun omuzuna atmış onu vatan için savaÅŸa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiÅŸtir. Kabartma Zühtü MüridoÄŸlu’nun eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk’ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediÄŸi özlü sözler yer almaktadır:
“Kahraman Türk eri Anadolu savaÅŸlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaÅŸmıştır.” (1921)
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur.” (1923)
“Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz.”
Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunulmaktadır.
ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ KÜTÜPHANESİ
Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü’nün içindeki birimde “Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi” bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduÄŸu bir “İhtisas Kütüphanesi” olarak, her kesimden araÅŸtırmacı ve okuyucuya hafta içi 09.00-12.30 / 13.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
ZAFER KULESİ
Kulenin duvarlarında Atatürk’ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır.
Kule içinde Atatürk’ün naaşını 19 Kasım 1938′de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndan alarak Sarayburnu’nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir.
İSMET İNÖNÜ’NÜN LAHTİ
Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluÅŸturduÄŸu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci CumhurbaÅŸkanı İsmet İnönü’nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır.
İsmet İnönü, Anıtkabir’e 28 Aralık 1973′te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiÅŸtir.
BARIŞ KULESİ
Kulenin iç duvarında Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiÅŸtir. Bu asker barışın saÄŸlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu ÅŸekilde insanlar Türk ordusunun saÄŸladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman’ın eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk’ün barış ile ilgili ÅŸu sözleri yer almaktadır.
“Dünya vatandaÅŸları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaÅŸacak ÅŸekilde terbiye edilmelidir.” (1935)
“Yurtta Barış, Cihanda Barış.”
“Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaÅŸ bir cinayettir.” (1923)
Kulenin içinde ise Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.
23 NİSAN KULESİ
Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuÄŸu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diÄŸer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu’nun eseridir.
Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk’ün özlü sözleri yer almaktadır:
“Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliÄŸe dayalı, hiçbir koÅŸula baÄŸlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak.” (1919)
“Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.”
“Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliÄŸin, yönetimin doÄŸrudan doÄŸruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır.”
Kulede Atatürk’ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.
BAYRAK DİREĞİ
Anıtkabir’in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriÅŸ merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika’da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliÄŸindeki bu direk, Avrupa’daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseÄŸidir. DireÄŸin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır. Amerika’da yaÅŸayan Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direÄŸi fabrikasında imal edilerek 1946 yılında Anıtkabir’e hediye edilmiÅŸtir. Bayrak direÄŸinin kaidesinde yer alan kabartmada; meÅŸale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miÄŸfer savunma gücünü, meÅŸe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce deÄŸerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç’un eseridir.
MİSAK-I MİLLİ KULESİ
Müzenin giriÅŸindeki bu kulenin içinde bulunan kabartma, tek vücut olarak kenetlenmemizi sembolize etmektedir. Kabartma, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuÅŸ dört elden ibarettir. Bu komposizyon Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk’ün Milli Misak ile ilgili ÅŸu sözleri yazılıdır:
“KurtuluÅŸumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir.” (1923)
“Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaÅŸamak istiyoruz.” (1921)
“Ulusal benliÄŸi bulamayan uluslar baÅŸka ulusların avıdır.” (1923)
Kulenin ortasında Anıtkabir’de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Müzenin giriÅŸi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir’de yapılan önemli törenlere ait fotoÄŸraflar da sergilenmektedir.
ANITKABİR ATATÜRK MÜZESİ
Anıtkabir Proje Yarışması ÅŸartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılâp kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiÅŸtir. Bu amaçla 21 Haziran 1960′ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk’ün kullandığı eÅŸyalar ve kendisine hediye edilen armaÄŸanlar ve giysileri teÅŸhir edilmektedir.
Müzede ayrıca Atatürk’ün madalya ve niÅŸanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen’in müzeye armaÄŸan ettikleri Atatürk’e ait eÅŸyalar sergilenmektedir.
İNKILÂP KULESİ
Müzenin devamı olan bu kulede Atatürk’ün giydiÄŸi elbiseler sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuÄŸu sönmek üzere olan bir meÅŸale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluÄŸu’nu simgelemektedir. Güçlü bir elin göklere doÄŸru kaldırdığı ışıklar saçan diÄŸer bir meÅŸale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk’ün Türk ulusunu çaÄŸdaÅŸ uygarlık düzeyine ulaÅŸtırmak için yaptığı inkılâpları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk’ün inkılâplarla ilgili ÅŸu sözleri yazılıdır:
“Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaÅŸmasına teknik imkân ve bilimsel ihtimal yoktur.”
“Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden deÄŸil, doÄŸrudan doÄŸruya hayattan almış bulunuyoruz.”
Müzenin giysi bölümü olarak kullanılan bu kulede; Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr.Yılmaz BüyükerÅŸen’in yaptığı Atatürk’ün gerçek boyutlarında balmumu heykeli bulunmaktadır.
CUMHURİYET KULESİ
Sanat Galerisi’nin giriÅŸi olan bu kulenin duvarlarında Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili ÅŸu özlü sözü bulunmaktadır.
“En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliÄŸimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiÅŸ ve halkın elinde tutabileceÄŸimizi gerçekten kanıtlamış olduÄŸumuzdur.”
Kulenin içinde, Atatürk’ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve I. T.B.M.M. binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoÄŸraflar sergilenmektedir.
SANAT GALERİSİ
Cumhuriyet Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kuleleri arasında yer alan bu bölümde Atatürk’ün özel kitaplığı teÅŸhir edilmektedir.
Duvarlarda Atatürk’ü ziyaret etmiÅŸ olan yabancı devlet adamları ile Atatürk’ü birlikte tasvir eden yaÄŸlı boya tablolar bulunmaktadır. Bu tablolar, ressam Rahmi Pehlivanlı’nın eseridir.
Galeride ayrıca, Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin gösterildiği sinevizyon bölümü yer almaktadır.
MÜDAFAA-İ HUKUK KULESİ
Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, KurtuluÅŸ Savaşımızda ulusal birliÄŸimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diÄŸer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana “Dur!” diyen bir erkek figür tasvir edilmiÅŸtir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu aÄŸaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluÅŸ amacıyla birleÅŸmiÅŸ olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman’ın eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk’ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediÄŸi sözler yer almaktadır:
“Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır.” (1919)
“Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına ÅŸahsen kendisi sahip çıkacaktır.” (1923)
“Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez.” (1919)
“Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doÄŸan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuÅŸtu: KurtuluÅŸ.” (1927)
Kulenin içinde “Atatürk ve Milli Mücadele” konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca Atatürk’ün öğrenim gördüğü Harbiye Mektebi’nin maketi bulunmaktadır.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA
Komposizyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır.Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. SaÄŸdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruÄŸunu sıkarak düşmanlara; “Bir gün döneceÄŸiz ve sizden öcümüzü alacağız” demektedir.
Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleÄŸi döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiÄŸit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi baÅŸlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuÅŸ iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak BaÅŸkomutan Mustafa Kemal’e çelenk sunan bir zafer meleÄŸi vardır.
Komposizyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi’ni kazanan Türk ordusunu, meÅŸe aÄŸacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk ordusunun zaferinin simgesi olan meÅŸe aÄŸacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman’ın eseridir.
BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA
Komposizyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluÅŸan grup milletçe savaÅŸa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata’nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümüde, Atatürk’ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiÄŸit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleÄŸi bulunmaktadır. Kabartma Zühtü MüridoÄŸlu’nun eseridir.
MOZOLE
Anıtkabir’in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında “hitabet kürsüsü” yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk’ün “Hakimiyet kayıtsız ÅŸartsız milletindir” sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç’un eseridir.
Mozole 72x52x17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuÅŸ olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliÄŸinde ondört kolonatla çevrelenmiÅŸtir. Mozole cephesinde, solda Atatürk’ün Türk gençliÄŸine hitabı, saÄŸda ise Cumhuriyet’in kuruluÅŸunun 10. yıldönümünde söylediÄŸi nutku yer almaktadır. Harfler taÅŸ kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.
ŞEREF HOLÜ
Åžeref holüne bronz kapılardan girilir. GiriÅŸte saÄŸda Atatürk’ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, solda ise 2. CumhurbaÅŸkanı İsmet İnönü’nün Atatürk’ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk’ün doÄŸumunun 100. yılı olan 1981′de yazılmıştır.
GiriÅŸin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı niÅŸin içinde, Atatürk’ün sembolik lahdi bulunmaktadır. Lahit taşı tek parça kırmızı mermer olup 40 ton ağırlığındadır. Lahit taşının yer aldığı bölüm ise beyaz Afyon mermeri ile kaplıdır. Åžeref holünün zemini Adana ve Hatay’dan, yan duvarları ise Afyon ve Bilecik’ten getirilen kırmızı, siyah, yeÅŸil ve kaplan postu mermerlerle kaplanmıştır.
Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları mozaik ile süslenmiştir. Şeref holünün yüksekliği 17 m. olup, yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunmaktadır. Mozole yapısının üstü, düz kurşun çatı ile örtülüdür.
MEZAR ODASI
Atatürk’ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doÄŸrudan doÄŸruya topraÄŸa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan ÅŸeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı olup, piramidal külahlı, tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiÅŸtir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gönderilen toprakların konulduÄŸu pirinç vazolar bulunmaktadır.
ALAGÖZ KARARGÂH MÜZESİ
Sakarya Savaşı’nda düşmanın Polatlı yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine Batı Cephesi Komutanlığı, Ankara-Polatlı arasındaki Alagöz Köyü’nü Cephe Karargâhı olarak seçmiÅŸtir. Bu köyün halkından, TürkoÄŸlu Ali AÄŸa’ya ait çiftlik evi karargâh olarak kullanılmıştır.
Sakarya Savaşı’nın bitiminde bina, sahipleri olan Ali TürkoÄŸlu ve oÄŸulları tarafından 1965 yılına kadar ev olarak kullanılmıştır. 1965 yılında varisleri tarafından Milli EÄŸitim Bakanlığı’na devredilmiÅŸtir. 1967 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne baÄŸlı olan Anıtkabir Müze Müdürlüğü’ne devredilen binanın, restorasyonu yapılarak müze haline getirilmiÅŸtir.
10 Kasım 1968 tarihinde sadece üst katı tanzim edilerek teşhire açılmış, alt kat odaları ise 1983 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle teşhire açılmıştır.
Bina iki katlıdır ve, Giysi Odası, Kitaplık ve Hatıra EÅŸya Odası, Zabitan Yemek Odası, Mutfak, Muhabere Odası, BaÅŸkumandanlık Odası, Kurmay Heyeti Odası, Dinlenme Odası, Yaveler Odası, Atatürk’ün Yatak Odası, Atatürk’ün Yemek Odası ve Hizmet Eri Odası olmak üzere 12 odadan oluÅŸmaktadır.
Adres: Anıt Caddesi Tandoğan/Ankara
Tel: (312) 231 79 75